Mary kontrollü bir eşti.
- Mary was a controlled wife.
Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.
- The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
- The government of the Inca Empire controlled everything.
Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
- Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.