Ama hükümet, interneti engelliyor.
- Aber die Regierung blockiert das Internet.
Hükümet radikal reformlar yapmak zorunda.
- Die Regierung muss grundlegende Reformen durchführen.
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Belediye idaresinin pek çok bürosu belediye binasındadır.
- Many offices of the municipal government are in the town hall.
Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.
- The government imposed a new tax on farmers.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Onlar yerel yönetimin üyeleriydi.
- They were members of the local governments.
Şehir yönetimindeki yozlaşmayı ortaya çıkardı.
- He exposed corruption in the city government.
The Japanese government made an important decision.
- Die japanische Regierung hat eine wichtige Entscheidung getroffen.
Denying she was an anarchist, Katja maintained she wished only to make changes in our government, not to destroy it.
- Katja leugnete, dass sie eine Anarchistin war, indem sie behauptete, dass sie nur wünschte, Veränderung in unserer Regierung zu machen, nicht, sie zu zerstören.