تعريف referring to something that has received an infection في الإنجليزية التركية القاموس.
- infected
- bulaşmak
- infected
- enfekte olan
- infected
- enfekte
Tom ve çalışanları tüm enfekte koyunları öldürdü.
-Tom and his workers killed all the infected sheep.
O kesik enfekte olmuş görünüyor.
-That cut looks infected.
- infected
- bulaşmış
Aslında tüm nüfusun sekizde birine herpes virüsleri bulaşmıştır.
-Virtually the entire population is infected with one of eight herpes viruses.
Tom'un sorunu ne? Onun bilgisayarına virüs bulaşmış.
-What's wrong with Tom? His computer is infected with a virus.
- infected
- (Bilgisayar) Virüslü
- infected
- enfekte ol
Mary hemşire değildi ve Tom'un yarası enfekte oldu.
-Mary was no nurse and Tom's wound got infected.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
-Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
المصطلحات ذات الصلة
تعريف referring to something that has received an infection في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- infected
The infected bodies were hastily piled up and burned.