refakatsiz

listen to the pronunciation of refakatsiz
التركية - الإنجليزية
unattended
unaccompanied
Refâkat
accompaniment
refakât
{i} accompaniment
refakât
escort

Tom was escorted from the room. - Tom'a odadan refakat edildi.

I've been sent to escort you. - Sana refakat etmek üzere gönderildim.

refakât
{i} waiting
refakat
attend

He has only one servant to attend on him. - Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.

refakat
companionship, acting as a companion to; escorting; accompanying
refakat
companionship; accompaniment
refakat
mus. accompanying, accompaniment
refakât
companionship
التركية - التركية

تعريف refakatsiz في التركية التركية القاموس.

REFAKAT
(Osmanlı Dönemi) Arkadaşlık, beraberlik
refakat
Arkadaşlık etme, birlikte bulunma: "Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti?"- A. Ş. Hisar
refakat
Arkadaşlık etme, birlikte bulunma
refakat
Eşlik etme
refakatsiz
المفضلات