refahla

listen to the pronunciation of refahla
التركية - الإنجليزية
prosperously
In a prosperous manner; in the way of the prosperous
{a} successfully, fortunately, well
in a thriving manner, flourishingly; successfully
in the manner of prosperous people
refah
prosperity

I will live in prosperity. - Ben refah yaşayacağım.

I wish you both happiness and prosperity. - Her ikinize mutluluk ve refah diliyorum.

refah
welfare

Let us students contribute to the welfare of the victims of the earthquake; even loose change will go a long way. - Öğrencilerimizin deprem kurbanlarının refahına katkıda bulunmaları için bize izin verin; cebimizdeki bozuk paralar bile bir yere kadar yeterli olacaktır.

He despised those who lived on welfare. - Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.

refah
prosperity, opulence, ease, comfort gönenç
refah
wellbeing
refah
felicity
refah
(Ticaret) well-being

GDP isn't a measure of well-being. - GSYİH refahın bir ölçüsü değildir.

She was concerned about the well-being of her brothers. - O, erkek kardeşlerinin refahı için endişeliydi.

refah
wale
refah
flourish
refah
abundance
refah
welfare economics
refah
ease
refah
comfort
refah
weal
refah
creature comforts
refah
opulence
refah
prosperous

The next two years are not expected to be prosperous. - Gelecek iki yılın refah olması beklenmiyor.

refah
bonanza
refah
(Hukuk) well-being, prosperity
refah
easy circumstances, affluence and ease
refah
creature
التركية - التركية

تعريف refahla في التركية التركية القاموس.

REFAH
(Osmanlı Dönemi) (ET) Bolluk, rahatlık
refah
(Osmanlı Dönemi) huzurlu ve rahat olan
refah
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç
refah
Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç: "Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor."- S. F. Abasıyanık
refah
ingiltere'ye ısmarlanan denizaltıları almaya giderken kimliği belirsiz bir denizaltı tarafından 1941'de Kıbrıs açıklarında batırılan Türk şilebi
refahla
المفضلات