Kızıl Haç'a katkıda bulundu.
- She contributed to the Red Cross.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bench red?
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bank red?
Sambo, Sovyet Kızıl Ordu tarafından yaratılmış bir Rus dövüş sanatıdır.
- Sambo is a Russian martial art created by the Soviet Red Army.
Bizim aile bütçesi borçludur.
- Our family budget is in the red.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Tom kızıl saçlı, değil mi?
- Tom is a redhead, isn't he?
Hiç kızıl saçlı birini tanıyor musun?
- Do you know any redheads?
Bu kan değil. Sadece kırmızı boya.
- This isn't blood. It's just red paint.
Mavi boya ile kırmızı boyayı karıştırın.
- Blend the red paint with the blue paint.
Gözlerin ağlamaktan kızarmış.
- Your eyes are red from crying.
Bir domates gibi kızarmıştım.
- I was red as a tomato.
Nancy Reagan is famous for the redness of her wardrobe.
Redness and swelling are associated with certain superficial infections.
the Red Army.
Her hair had red highlights.
The girl wore a red skirt.
a red advertisement.
Tom said he prefers red wine.
- Tom said that he prefers red wine.
Tom said that he prefers red wine.
- Tom said he prefers red wine.
Be prepared for the rejection.
- Red için hazırlıklı olun.
Please read our disclaimer.
- Lütfen sorumluluk reddi beyanımızı okuyun.
Tom declined our job offer.
- Tom bizim iş teklifini reddetti.
They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
Your refusal to help complicated matters.
- Yardımı reddetmen olayları karıştırdı.
I was as surprised by Tom's refusal as you were.
- Tom'un reddetmesine senin şaşırdığın kadar şaşırdım.
Grant refused to accept defeat.
- Grant yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.
Tom refused to accept defeat.
- Tom yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.