reddet

listen to the pronunciation of reddet
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) decline

Tom declined to comment on the matter. - Tom sorunla ilgili yorum yapmayı reddetti.

They declined our invitation. - Onlar davetimizi reddetti.

(Bilgisayar) deny

I have to deny that request. - O talebi reddetmeliyim.

I'm not going to deny it. - Bunu reddetmeyeceğim.

(Bilgisayar) reject

Jefferson rejected this idea. - Jefferson bu fikri reddetti.

My neighbor rejected my request to cut his tree. - Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.

{f} disclaim
{f} jilted
disavow
gainsay
{f} repudiated
{f} rebuff
throw out
{f} refusing

I plan on refusing to do that. - Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.

In a sense you are right in refusing to join that club. - Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.

repudiate
refuse

Doctors refused to perform a second operation. - Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

{f} gainsaid
{f} spurring
jilt
{f} rejected

Jefferson rejected this idea. - Jefferson bu fikri reddetti.

My neighbor rejected my request to cut his tree. - Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.

{f} spurned
thrown out
disowned

Tom's father disowned him. - Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.

Her parents disowned her and kicked her out of the house. - Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.

flout
thrown#out
thrownout
throw#out
disaffirm
nix
throwout
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Bir defa reddedi
(Osmanlı Dönemi) Güzellikler arasında nazara çarpan çirkinlik
reddet
المفضلات