reddedildi

listen to the pronunciation of reddedildi
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) rejected

Tom's college application was rejected. - Tom'un üniversite başvurusu reddedildi

My credit card was rejected by the ATM. - Kredi kartım ATM tarafından reddedildi.

(Bilgisayar) denied

Your request is denied. - Senin rican reddedildi.

Those requests were denied. - O talepler reddedildi.

(Bilgisayar) refused

You were refused entry because you were too drunk. - Girişin reddedildi çünkü fazla sarhoştun.

Tom's request was refused. - Tom'un talebi reddedildi.

declined

Tom's offer was declined. - Tom'un teklifi reddedildi.

I declined for personal reasons. - Ben kişisel nedenler için reddedildim.

The nays have it
reddet
{f} disclaim
itiraz reddedildi
(Kanun) objection overruled!
reddet
(Bilgisayar) decline

He declined my proposal. - O benim önerimi reddetti.

Tom declined Mary's invitation. - Tom Mary'nin davetini reddetti.

reddet
(Bilgisayar) deny

I have to deny your request. - İsteğini reddetmek zorundayım.

Tom knew there was no point in denying it. - Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.

reddet
(Bilgisayar) reject

My boss rejected the budget for the new project. - Patron yeni proje için bütçeyi reddetti.

The customer rejected everything that I showed her. - Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.

reddet
{f} jilted
reddet
disavow
reddet
gainsay
reddet
{f} repudiated
reddet
{f} rebuff
reddet
throw out
reddet
{f} refusing

In a sense you are right in refusing to join that club. - Bir bakıma, o klübe katılmayı reddetmekte haklısın.

I plan on refusing to do that. - Onu yapmayı reddetmeyi tasarlıyorum.

reddet
repudiate
reddet
refuse

Doctors refused to perform a second operation. - Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

reddet
{f} gainsaid
reddet
{f} spurring
reddet
jilt
reddet
{f} rejected

My neighbor rejected my request to cut his tree. - Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.

My boss rejected the budget for the new project. - Patron yeni proje için bütçeyi reddetti.

reddet
{f} spurned
reddet
thrown out
reddet
disowned

Tom's father disowned him. - Tom'un babası onu evlatlıktan reddetti.

Her parents disowned her and kicked her out of the house. - Ebeveynleri onu evlatlıktan reddetti ve onu evden kovdu.

reddet
flout
reddet
thrown#out
reddet
thrownout
reddet
throw#out
reddet
disaffirm
reddet
nix
reddet
throwout
التركية - التركية

تعريف reddedildi في التركية التركية القاموس.

REDDET
(Osmanlı Dönemi) Bir defa reddedi
REDDET
(Osmanlı Dönemi) Güzellikler arasında nazara çarpan çirkinlik
reddedildi
المفضلات