Tom bunu hesaba katmamıştı.
- Tom hadn't counted on this.
Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.
- We had to count on our strength only.
Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
- At last, they began to count down cautiously.
Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
- In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
524.372'e kadar saymak zorunda kalsam, sıkılırım.
- I would be bored if I had to count to five hundred twenty-four thousand three hundred seventy-two.
Zaten verdiğin her şeyi saymak iyi değil.
- It's not good to count all the things that you have already given.
Uçuşundan en az bir saat önce kontuara gel, lütfen.
- Please come to the counter at least an hour before your flight.
United Airlines için kontuar nerede?
- Where's the counter for the United Airlines?
O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
- He travels about the world gathering facts about little known countries.
Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur.
- The total population of the country is 300 million.
Oy pusulalarının sayımı yarım saat aldı.
- The counting of the ballots took half an hour.
Her iki sayımda da yanılıyorduk.
- We were wrong on both counts.
She has to count every penny.
- Sie muss mit jedem Pfennig rechnen.
You can't count on his help.
- Du kannst nicht mit seiner Hilfe rechnen.