Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.
- Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.
Gerçekten o kadar saf mısın?
- Are you really that gullible?
Gerçekten bu kadar saf değilsin, değil mi?
- You're not really that naive, are you?
Reel sayılar kümesi sayılamazdır.
- The set of real numbers is uncountable.
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
- Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
İnsanların bir şey yapmalarında genelde iki neden vardır: İyi bir neden ve asıl neden.
- People usually have two reasons for doing something: a good reason and the real reason.
Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.
- Examinations interfere with the real purpose of education.
Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
- Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
Sen gerçekten çok kibarsın.
- You're really too kind.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor.
- Mary isn't really sick. She's just faking it.
Onun gerçekten hasta olup olmadığını merak ediyorum.
- I wonder if he's really sick.
Zorbalık ciddi bir problemdir fakat onu saf dışı bırakmaya çalışmanın tamamen gerçekçi bir teklif olmadığını anlamak zorundayız.
- Bullying is a serious problem, but we have to understand that setting out to eliminate it entirely isn't a realistic proposition.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't realize Mary was serious.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
O konuda cidden üzgünüm.
- I'm real sorry about that.
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.
- My 3-year-old is really getting on my nerves.
What is the real GNP of this polity?.
real father or real mother.
I'm really glad I ran into you.
- I'm really happy I ran into you.
They're having a really good time.
- They are having a really good time.
No one has ever seen a real unicorn.
I am a realistic person.
- I'm a realistic person.
I'm a realistic person.
- I am a realistic person.