Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
- It's a truly difficult problem to resolve.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Zamanın öfkenin ilacı olduğu gerçekten söylenilmektedir.
- It is truly said that time is anger's medicine.
Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
- The artistic beauty of the garden is truly amazing.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
- It's a truly difficult problem to resolve.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.