O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
O, evini kolaylıkla bulabildi.
- He could find her house easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.