Dağın zirvesine ulaşmayı başardılar, ama geri inerken bir kaza geçirdiler.
- They succeeded in reaching the mountain summit, but had an accident when coming back down.
Ne yapmayı planladığını biliyorum ve amacına ulaşmanı engellemek elimden gelen her şeyi yapacağım.
- I know what you are planning to do and I'll do everything I can in order to prevent you reaching your goal.
Ne yapmayı planladığını biliyorum ve amacına ulaşmanı engellemek elimden gelen her şeyi yapacağım.
- I know what you are planning to do and I'll do everything I can in order to prevent you reaching your goal.
Dağın tepesine ulaşmayı başardım.
- I succeeded in reaching the top of the mountain.
Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.
- The island is easy to reach by boat.
O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarfetti.
- He made desperate efforts to reach the shore.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.
- They are negotiating to reach a satisfactory compromise.
Varmak istediğiniz yere ulaştınız.
- You have reached your destination.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
- It took me two hours to reach Yokohama.
Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
- Check the enemy's progress before they reach the town.
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Hava kararmadan önce Londra'ya ulaşacağız.
- We will reach London before dark.
Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
- Tom was too short to reach the top shelf.
Tom Mary'ye dokunmak için uzandı.
- Tom reached out to touch Mary.
O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have far-reaching and serious consequences.
Bu, geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilir.
- This could have far-reaching consequences.
Tom'a ulaşmak için bir yol bulmak zorundayız.
- We have to find a way to reach Tom.
Bu kitabın onun kavrayışının ötesinde olduğunu düşünüyorum.
- I think this book is beyond his reach.
Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
- We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
- When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
Şapkasını almak için uzandı.
- She reached out to take his hat.
Geçen yıl etekler tam dizlerin altına uzandı.
- Skirts last year reached just below the knees.
Tom silahına davranmayı düşündü fakat yapmamaya karar verdi.
- Tom thought about reaching for his gun, but decided not to.
O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.
- She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty.
The Thembu tribe reaches back for twenty generations to King Zwide.
Reach for your dreams.
In 3 years, he reached the position of manager.
... the problem is we're still not reaching ...
... >>Male #6: So this is a little tangential, but we are reaching the point where a lot ...