Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Tom gömleği iade etti çünkü çok küçüktü.
- Tom returned the shirt because it was too small.
Ah! Tekrar unuttum! Bugün bir kitabı iade etmek için kütüphaneye gitmem gerekiyordu.
- Ah! I forgot again! I was supposed to go to the library to return a book today!
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Okumayı ve hayatta başarılı olmayı tercih ettiğim için eve geri dönmek istiyorum.
- I want to return home, as I prefer to study and to succeed in life.
Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.
- Her one wish was to return and see her only daughter one last time.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
- It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
- Do you have a return ticket to Japan?
O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- She prayed for her son's return.
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Geri dönenlerin bu sınıfa karışması zordur.
- It's difficult for returnees to blend in with that class.
Ben dönene kadar burada kal.
- Stay here till I return.
Parayı hemen ona iade etmemi istedi.
- He asked me to return the money to him immediately.
Hemen gemiye geri dön.
- Return to the ship at once.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
O, Japonya'ya geri döndü.
- He returned to Japan.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Onun dönmesi için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient for him to return.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
- What do I have to do in return?
Bu parayı ona geri vermeyi unutmamam lâzım.
- I've got to remember to return this money to him.
Ona biraz borç para verdim, halen geri vermedi.
- I lent him some money, but he hasn't returned it yet.
Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.
- After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated.
O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
- He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
... up instant case up from UK how you can turn psychology your advantage ...
... their hands, they will make the electromagnetic force turn into all the different kinds of ...