Why settle for a Kia when you can clearly afford an Audi?
- Bir Audi'ye paran rahat yeterken, bir Kia'ya neden razı olasın?
Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
- Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.
Next week I'll consent to be back to the dentist.
- Gelecek hafta diş hekimine geri dönmeme razı olacağım.
Under no circumstances will I ever consent to such a travesty.
- Hiçbir koşul altında böyle bir karikatüre asla razı olmayacağım.
She consented to take the blame.
- Suçu üstlenmeye razı oldu.
I interpreted his silence as consent.
- Sessizliğini razı olmasına yordum.