randevusuz

listen to the pronunciation of randevusuz
التركية - الإنجليزية
walk in
enter by walking; "She walks in at all hours, as if she lived here
{i} person who walks in without having made an appointment; (Hotel Business) person who arrives as a guest to a hotel without having made a reservation
{f} enter
enter by walking; "She walks in at all hours, as if she lived here"
randevu
appointment

When was your most recent dental appointment? - En son diş randevun ne zamandı?

I took a taxi so that I would be in time for the appointment. - Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.

randevu
date

Tom doesn't have a date for the Saturday night. - Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.

Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake. - Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.

randevu
{i} rendezvous

I have a rendezvous with my uncle tomorrow. - Yarın amcamla randevum var.

Tom bought, for his rendezvous, a flower and a gifts. - Tom randevusu için bir çiçek ve bir hediye aldı.

randevu
engagement

I can't go with you. I have an engagement. - Seninle gidemem. Bir randevum var.

Do you have any engagement tomorrow? - Yarın herhangi bir randevun var mı?

randevu
assignation
randevu
(Bilgisayar) an appointment

We must avoid calling on others without an appointment. - Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.

Tom has an appointment with Mary at 2:30. - Tom'un Mary ile 2.30'da bir randevusu var.

randevu
tryst
randevu
venue
randevu
appoıntment
randevu
appointment, engagement, rendezvous, date
التركية - التركية

تعريف randevusuz في التركية التركية القاموس.

randevu
Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma: "Bunlar bana öyle gelir ki, vaktiyle verdikleri bir randevuya o gün canları istememiş de gitmemişler."- S. F. Abasıyanık
randevu
Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma
randevusuz
المفضلات