Otobüs duraklarında yükseltilmiş bordürler zorunlu olmalıdır.
- Raised kerbs at bus stops should be mandatory.
Otobüs bilet ücretleri yüzde yirmi yükselmiştir.
- The bus fares have been raised by 20 percent.
Asgari ücretin yükseltilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
- Do you think that the minimum wage should be raised?
Tom sesini yükseltti.
- Tom raised his voice.
Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.
- You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.
Annem bizi yetiştirmek için çok çalıştı.
- My mother worked hard in order to raise us.
Tom ve Mary et için tavşan yetiştirmektedir.
- Tom and Mary raise rabbits for meat.
Sesini yükseltmek zorunda değilsin.
- You don't have to raise your voice.
Tom sesini yükseltmek zorunda değildi.
- Tom didn't have to raise his voice.
Ben büyük bir ücret artışı aldım.
- I got a big pay raise.
Tom patronundan ücret artışı istedi.
- Tom asked his boss for a pay raise.
Tom zam almayı ummuyordu.
- Tom didn't expect to get a raise.
Patronun Tom'a zam vermeyi düşünmesi pek olası değil.
- It's unlikely that the boss would consider giving Tom a raise.
A raised-floor air distribution system can lower long-term operating costs while also providing for wire management and offering significantly improved user satisfaction.
O yükselmeyi hak ediyorum.
- I deserve that raise.
Bekar bir anne için iki işte çalışmak ve 5 çocuk büyütmekten daha ne zor olabilir?
- What's harder than for a single mother to work 2 jobs and raise 5 kids?
Sen hapishanedeydin bu yüzden çocuklarımızı kendim büyütmek zorunda kaldım.
- You were in prison, so I had to raise our children by myself.
Benim için hayvan beslemek mümkün mü?
- Is it possible for me to raise the animal?
Boş ümit beslemek istemiyorum.
- I don't want to raise false hopes.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
O bir maaş zammı istedi.
- He asked for a pay raise.
Bir maaş zammını hak ediyorsun.
- You deserve a pay raise.
Banka, kar payını % 20 oranında yükseltti.
- The bank has raised its dividend by 20%.
Ve üç gün içinde onu yükseltecek misiniz?
- And you are going to raise it in three days?
Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
- He went abroad to raise fund for the project.
Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.
- You have to raise funds for the relief work.
The boss gave me a raise.
Chew with your mouth shut — were you raised in a barn?.
Two raised to the fifth power equals 32.
... point you raised earlier. ...
... I was raised in a very conventional upbringing with a ...