Yağmurlar sel olarak geldi.
- The rains came in torrents.
Şiddetli yağmurlar bir günden daha fazla yağdı.
- Heavy rains fell for more than a day.
Sağanak yağışlardan sonra nehir yatağından taştı.
- After the heavy rains, the river overflowed its banks.
Her yağmur yağışında çatı sızar.
- The roof leaks every time it rains.
Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
- I called a cab, because it was raining.
Bence yarın yağmur yağmayacak.
- I think it won't rain tomorrow.
Eğer yağmur yağarsa kalacağım.
- I'll stay if it rains.
Yarın İngiltere'nin güneyinde yağmur yağacak.
- Tomorrow it will rain in the south of England.
Tekrar yağmur yağdırmak için kaç tane kurbanlık kuzuya ihtiyacımız var?
- How many sacrificial lambs do we need to bring the rain back?
İki gündür yağmur yağmaktadır.
- It has been raining for two days.
Yağmur yağmak üzere; giysileri getir.
- It's about to rain; bring in the clothes.
Sence yağmurlu mevsim bu yıl erken başlayacak mı?
- Do you think the rainy season will set in early this year?
Yağmurlu mevsim yaklaşıyor.
- It'll soon be the rainy season.
Yağmur mevsimi haziran sonuna doğru başlar.
- The rainy season begins towards the end of June.
Yağmur mevsimi başladı.
- The rainy season has set in.
The rains came early this year.
Bombs rained from the sky.
It will rain today.
The boxer rained punches on his opponent's head.
First of all it was the car breaking down, then the fire in the kitchen and now Mike's accident. It never rains but it pours!.