I often listen to soothing music in order to relax.
- Rahatlamak için sık sık rahatlatıcı müzik dinlerim.
I find the sound of the rain relaxing.
- Yağmurun sesini rahatlatıcı buluyorum.
Tom and Mary spent a relaxing week on a houseboat.
- Tom ve Meryem yüzen evde rahatlatıcı bir hafta geçirdiler.
That's a comforting thought.
- Bu rahatlatıcı bir düşünce.
That's a very comforting thought.
- Bu çok rahatlatıcı bir düşünce.