تعريف rüzgar في التركية الإنجليزية القاموس.
- wind
It was cold, and in addition, it was windy.
- Hava soğuktu ve üstelik rüzgarlıydı.
It's windier today than it was yesterday.
- Hava bugün dünkünden daha rüzgarlı.
- {i} wind
The wind fanned the flames.
- Rüzgar alevleri körükledi.
It's windier today than it was yesterday.
- Hava bugün dünkünden daha rüzgarlı.
- wind yel
- wind; breeze
- blow
A gentle wind is blowing.
- Yumuşak bir rüzgar esiyor.
It was blowing hard all night.
- Bütün gece rüzgar sert esiyordu.
- flatus
- (ani) blast
- slang showing off, swagger
- breeze
The candle's flame is flickering in the soft breeze.
- Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- windage
- heavy
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
- Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
Besides the rain, we experienced heavy winds.
- Yağmurun yanında şiddetli rüzgarları yaşadık.
- gust
Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles.
- Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.
A gust of wind blew Curdken's hat away, and he had to chase it over hill and dale.
- Bir rüzgar esintisi Curdken'in şapkasını uçurdu, ve o onu tepe ve vadinin üzerinde kovalamak zorunda kaldı.
- ani ve şiddetli rüzgâr
- squall
- rüzgâr sörfü
- windsurfing
Of all the things Tom did last weekend, he says that windsurfing was the most fun.
- Tom'un geçen hafta sonu yaptığı bütün şeylerden, rüzgar sörfünün en eğlenceli olduğunu söylüyor.
Tom went windsurfing.
- Tom rüzgar sörfüne gitti.
- rüzgâr alan
- windy
- rüzgâr yönünde
- downwind
- rüzgar değirmeni
- Windmill
- rüzgar esiyor
- the wind is blowing
- rüzgar esmek
- wind blows
- rüzgar tribünü
- (Enerji Üretimi) Wind generator
- rüzgar tribünü
- (Enerji Üretimi) Wind turbine
- rüzgar çanı
- Wind chime
- rüzgar çıktı
- wind output
- Rüzgâr Adaları
- the Windward Islands
- Rüzgâr eken fırtına biçer
- Sow the wind and reap the whirlwind
- rüzgar akıntısı
- (Askeri) wind current
- rüzgar düzeltme aleti
- (Askeri) wind corrector
- rüzgar yön kırılması
- (Meteoroloji) wind shift
- rüzgar yön planı
- (Askeri) chart direction of wind
- rüzgar yön ölçeri
- windsock
- rüzgar ölçer
- anemometer
- rüzgâr alan
- windswept
- rüzgâr alan
- bleak
- rüzgâr alan
- exposed to the wind
- rüzgâr alan taraf
- weather side
- rüzgâr almak
- to be exposed to the wind
- rüzgâr almayan taraf
- lee side
- rüzgâr almayan yer
- lee
- rüzgâr altı
- downwind, lee side
- rüzgâr altı
- naut . lee side, leeward
- rüzgâr bayrağı
- wind vane
- rüzgâr bilgisi
- anemology
- rüzgâr birikintisi
- aeolian deposit
- rüzgâr bulutları
- wind clouds
- rüzgâr cetveli
- wind scale
- rüzgâr dalgası
- wind wave
- rüzgâr doğrultusunda
- down wind
- rüzgâr doğrultusunda
- down the wind
- rüzgâr ekip fırtına biçmek
- to sow the wind and reap the whirlwind
- rüzgâr erozyonu
- wind erosion
- rüzgâr feneri
- hurricane lamp
- rüzgâr flâması
- waft
- rüzgâr fırıldağı
- weathercock, weather vane
- rüzgâr fırıldağı
- weather vane; weathercock
- rüzgâr gelecek delikleri tıkamak
- to take precautions, be prepared to meet trouble, batten down the hatches
- rüzgâr geçirmez
- windproof
- rüzgâr gibi
- double-quick, at the double, on the double
- rüzgâr gibi geçmek
- (for time) to fly
- rüzgâr gibi gitmek
- zoom
- rüzgâr gücü
- wind force
- rüzgâr gülü
- rose
- rüzgâr gülü
- vane
The weather vane points north.
- Rüzgar gülü kuzeyi işaret ediyor.
That guy is a real weather vane: he constantly changes his mind.
- O adam gerçek bir rüzgar gülü: O sürekli fikrini değiştirir.
- rüzgâr gülü
- weather vane
That guy is a real weather vane: he constantly changes his mind.
- O adam gerçek bir rüzgar gülü: O sürekli fikrini değiştirir.
The weather vane points north.
- Rüzgar gülü kuzeyi işaret ediyor.
- rüzgâr gülü
- weathercock
- rüzgâr gülü
- windmill
- rüzgâr gülü
- compass rose
- rüzgâr gülü
- cock
- rüzgâr haritası
- wind chart
- rüzgâr harpı
- aeolian harp
- rüzgâr hortumu
- windsleeve
- rüzgâr hortumu
- windsock
- rüzgâr hızı
- wind speed
- rüzgâr ile gitmek
- to sail with the wind
- rüzgâr olmadığından gidememek
- (gemi) be becalmed
- rüzgâr sağanağı
- gust
- rüzgâr siperi
- windbreak
- rüzgâr siperi wind belt, shelter belt
- (of trees)
- rüzgâr tarafı
- windward
- rüzgâr tarafı
- weather side
- rüzgâr tarafındaki
- windward
- rüzgâr tulumu
- windsock, windsleeve
- rüzgâr yönünde
- down wind
- rüzgâr yönünde
- down the wind
- rüzgâr yükü
- wind load
- rüzgâr yığıntısı
- aeolian deposit
- rüzgâr çakılı
- wind-cut stone
- rüzgâr çıkması
- wake
- rüzgâr üstü
- naut . windward side
- rüzgâr üstü
- windward, weather side
- rüzgâr üstü
- windward
- rüzgâr üzerindeki
- windward
- artmak (rüzgar)
- stiffen
- esmek (rüzgar)
- blow
- hafif rüzgar
- zephyr
- hafif rüzgar
- breath
- kuvvetli rüzgar
- high winds
- kuvvetli rüzgar
- gale
- şiddetli rüzgâr
- gale
The roof was torn off by the gale.
- Çatı şiddetli rüzgar tarafından yırtılmıştı.
- Rüzgar gülü
- compass rose
- hafif rüzgâr
- air
- rüzgar gülü
- wind rose
- sert rüzgar
- strong wind
- adiyabatik rüzgâr
- adiabatic wind
- akdenizden esen sıcak rüzgâr
- sirocco
- alçalan rüzgâr
- katabatic wind
- anabatik rüzgâr
- anabatic wind
- ani rüzgâr
- flurry
- ani rüzgâr
- gust
- ani rüzgâr
- air blast, scud
- arkadan esen rüzgâr
- down wind
- bugün rüzgâr sert mi
- Is the wind strong today
- daire rüzgar ayarı
- (Bilgisayar) cyclic trim
- dengeli rüzgar
- (Askeri) balanced wind
- dik rüzgâr
- naut . head wind
- elektrostatik rüzgâr
- electric wind
- gradyan altı rüzgâr
- subgradient wind
- hafif rüzgâr
- breeze
The candle's flame is flickering in the soft breeze.
- Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- hafif rüzgâr
- flurry
- hafif rüzgâr
- slight breeze
- hafif rüzgâr
- cats paw
- hangi rüzgâr attı buraya/böyle
- (Konuşma Dili) What on earth brought you here?/Where have you been all this time?
- helyotropik rüzgâr
- heliotropic wind
- hâkim rüzgâr
- prevailing wind
- karşı rüzgâr
- adverse wind
- karşıdan esen rüzgâr
- headwind
- katabatik rüzgâr
- katabatic wind
- kritik rüzgar hızı
- critical wind velocity
- kısa süren rüzgâr
- (uçak) air bump
- kısa süren şiddetli rüzgâr
- scud
- mutedil rüzgar
- gentle wind
- nispi rüzgar
- (Meteoroloji) relative wind
- ortalama rüzgâr
- average wind
- patlama sonrası rüzgar
- (Askeri) afterwinds
- pozitif rüzgar basıncı
- positive wind pressure
- pupa rüzgâr
- wind blowing astern, stern wind
- sağlam rüzgâr
- steady wind
- sert rüzgâr
- gale
- sonuç rüzgar
- (Meteoroloji) resultant wind
- sıcak rüzgâr
- hot wind
- termal rüzgâr
- thermal wind
- tuzlu rüzgar hasarı
- (Askeri) salty wind damage
- yan rüzgâr
- cross-wind
- yanık rüzgâr
- wind that subsides quickly
- yerel rüzgar
- local wind
- ılık kuru rüzgar
- (Havacılık) foehn
- şiddetli rüzgâr
- fresh breeze
- şiddetli rüzgâr
- blast
- şiddetli rüzgâr
- strong wind