Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
Aradığı kelimeyi bulmak için sayfayı hızlıca taradı.
- He quickly scanned the page for the word he was looking for.
Yeni duruma hızlıca uyum sağladı.
- He quickly adjusted to the new situation.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
- We have to move very quickly.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
- I ran as quickly as I could.
... is very quickly ' ...
... pretty quickly after we win the war. We get to the thing where as soon as you give owners ...