Aniden yağmur yağmaya başladı.
- It suddenly started raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly it began to rain.
Birden beklenmedik bir şey oldu.
- Suddenly, something unexpected happened.
Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.
- When did I realize I was God? Well, I was praying and I suddenly realized I was talking to myself.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
kedi ipin üzerinde kasılarak yürüyordu, ansızın evin içine koştu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Ansızın fikrini ne değiştirdi?
- What made you change your mind all of a sudden?
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- It suddenly started raining.
Aniden yağmur yağmaya başladı.
- All of a sudden it started raining.
Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.
- Suddenly, something unexpected happened.