Nitelik, nicelikten baskın çıkar.
- Quality trumps quantity.
Nicelik değil, nitelik.
- Quality, not quantity.
Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Tom hapishane tarafından temin edilen düşük kaliteli yiyecek yiyerek besleniyordu.
- Tom was fed up with eating the low quality food provided by the prison.
Ebeveynler çocukları ile kaliteli zaman geçirmeliler.
- Parents should spend quality time with their children.
Benim stereo setimin ses kalitesi seninkinden daha kötü.
- My stereo set is inferior to yours in sound quality.
Ses kalitesi önemlidir.
- Sound quality matters.
Hem miktar hem de kalite birçok durumlarda önemlidirler.
- Both quantity and quality are important in most cases.
Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
- Tom is doing everything within his power to improve the patients quality of life.
Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.
- These hand-made articles differ in quality.
A very quality ball club; that was the Braves.
Membership of this golf club is limited to those of quality and wealth.