Benim için şaşırtıcıydı.
- It was puzzling to me.
Bu oldukça şaşırtıcı.
- This is quite puzzling.
Bunu şaşırtıcı buluyorum.
- I find this puzzling.
Bu oldukça şaşırtıcı.
- This is quite puzzling.
Bulmacayı nasıl çözeceğimi bilemiyorum.
- I can't figure out how to solve the puzzle.
Hiç kimse bulmacayı çözemedi.
- No one could solve the puzzle.
Tom bilmeceyi nasıl çözeceğini bulamadı.
- Tom couldn't figure out how to solve the puzzle.
Henüz bilmeceyi çözmedim.
- I haven't solved the puzzle yet.
Soru onu şaşırtmıştı.
- He was puzzled by the question.
Onun davranışı beni şaşırttı.
- His behavior puzzled me.
Yapbozun bu kısmını bitiremiyorum.
- I can't finish this part of the puzzle.
Tom yapbozu tamamladı.
- Tom completed the jigsaw puzzle.
Beni en çok hayrete düşüren şey Mary'yi görmeye gitmek için Tom'un bile neden rahatsız olduğudur.
- What puzzles me most is why Tom even bothered to go see Mary.
Fadıl Sadık'ın öldürülmesi araştırmacıları hayrete düşürdü.
- The murder of Fadil Sadiq puzzled the investigators.
... This was very puzzling because almost no one got promoted ...