Tom her şeyi meydana çıkarmakla tehdit etti.
- Tom threatened to expose the whole thing.
Sami, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.
- Sami endangered Layla's life.
Kurşun zehirlenmesi dünya genelinde milyonlarca çocuğun sağlığını tehlikeye atar.
- Lead poisoning endangers the health of millions of children around the world.
Skandalı ortaya çıkaracak cesareti vardı.
- He had the courage to expose the scandal.
Bu sırrın ifşa edilmesini istemiyorum.
- I don't want this secret to be exposed.