Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
- Allocate a room for research purposes.
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What is the purpose of your visit?
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What's the purpose of your visit?
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık.
- We skipped his turn on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Çocuk kasten ayağıma bastı.
- The boy stepped on my foot on purpose.
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Onu bile bile yaptın, değil mi?
- You did that on purpose, didn't you?
Bunu bile bile yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Tom bunu kasten yapmadı.
- Tom didn't do it on purpose.
Tom kasten camı kırdı.
- Tom broke the window on purpose.
Onun bu hatayı bilerek yaptığını mı düşünüyorsun?
- Do you think he made that mistake on purpose?
Jack annesinin değerli bir vazosunu kırdı, ama bilerek yapmadı, bu yüzden o kızmadı.
- Jack broke his mother's valuable vase, but he didn't do it on purpose, so she wasn't angry.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Ben onu bilerek yapmadım.
- I purposely didn't do that.
Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.
- Tom purposely left the last page blank.
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.
- Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.
- He bought the land for the purpose of building a house on it.
Özel kuvvetler özel amaçlar için kullanılır.
- Special forces are used for special purposes.
Araştırma amaçları için bir oda ayırın.
- Allocate a room for research purposes.
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that purposely?
Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.
- Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary.
The dative of purpose is rare in this type of writing.
This poem is filled with datives of purpose.
I bought a pen and some paper to write a note, is an example of an infinitive of purpose.
That wasn't an accident! You did it on purpose!.
An all-purpose cleaner.
... of the government. For what purpose it was put in place, I can't imagine. But it's ...
... citizenship demands a sense a common purpose ...