الإنجليزية - التركية
تعريف pure; undefiled; unmixed; fresh; new; as, virgin soil; virgin gold في الإنجليزية التركية القاموس.
- virgin
- {s} el değmemiş
Sami hayatını bu harika el değmemiş ormanları korumaya adamıştır.
-Sami dedicated his life to protect these wonderful virgin forests.
- virgin
- {i} bakir (erkek)
- virgin
- (Astronomi) başak
- virgin
- yoz
- virgin
- (Arılık) çiftleşmemiş
- virgin
- erden
- virgin
- saf
- virgin
- kız
Bir eşarp takan o kız bakire.
-That girl who's wearing a scarf is a virgin.
Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
-In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
- virgin
- bozulmamış
- virgin
- temiz
- virgin
- dokunulmamış
- virgin
- afif
- virgin
- baki reye yakışır
- virgin
- Hazreti Meryem
- virgin
- {s} kullanılmamış, dokunulmamış
- virgin
- {i} bakire, kız
- virgin
- virgin forest bakir orman
- virgin
- Virgin Queen ingiltere kraliçesiElizabeth
- virgin
- (isim) bakire, bakir erkek
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف pure; undefiled; unmixed; fresh; new; as, virgin soil; virgin gold في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- virgin
pure; undefiled; unmixed; fresh; new; as, virgin soil; virgin gold
الواصلة
pure; undefiled; unmixed; fresh; new; as, Vir·gin soil; Vir·gin goldالنطق
Resimler
المفضلات