Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
- Tom never sings in public.
Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten imtina edin.
- Please refrain from smoking in public places.
Çok hijyenik olmadıkları için umumi tuvaletleri kullanmayı reddediyorum.
- I refuse to use public restrooms, as they are very unhygenic.
Almanya'da her şey için ödeme yapmak zorundasın, umumi tuvaleti kullanmak için bile.
- In Germany, you have to pay for everything, even to to use a public bathroom.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
- Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
Seçilmek istiyorsan kamusal imajını geliştirmek zorunda kalacaksın.
- If you want to get elected, you're going to have to improve your public image.
Avrupa'da kamusal alanın yokluğu gitgide daha fazla hissediliyor.
- The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more keenly.
Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.
- The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management.
Şarkıcı ve aktris Selena Gomez mesleğine yedi yaşındayken çocukların ulusal televizyon gösterisi Barney and Friends'te başladı.
- Singer and actress Selena Gomez started her career at age seven on the children's public television show Barney and Friends.
Bir hayran sayfası her zaman herkese açıktır.
- A fan page is always public.
Bir veri yapısının tüm bileşenleri varsayılan olarak herkese açıktır.
- All the elements of a data structure are public by default.
Tom halk içinde konuşmayı sevmez.
- Tom hates speaking in public.
Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.
- Couples don't usually hold hands in public here.
Çevrimiçi yaptığın bir şeyin aleni olduğunu varsaymalısın.
- You should assume that anything you do online is public.
Ben bir genel liseye gittim.
- I went to a public high school.
Çiftler burada halk içinde genellikle el ele tutuşmazlar.
- Couples don't usually hold hands in public here.
Onu açıklamak için sana meydan okuyorum.
- I defy you to make it public.
Gerçekler uzun yıllar boyunca açıklanmadı.
- The facts did not become public for many years.
Bu bahçe halka açıktır.
- This garden is open to the public.
Cumming halka açık bir toplantıya çağırdı.
- Cumming called a public meeting.
Her yerde insanlar dünya barışına adanmış kamu liderleri için özlem duyuyorlar.
- People everywhere yearn for public leaders dedicated to world peace.
Biz kitabının yayınlanmasını bekliyoruz.
- We are expecting the publication of his book.
O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.
- He was in charge of preparing a magazine for publication.
O bir tanıtım dublörlüğüydü.
- It was a publicity stunt.
Tom bir tanıtım dublörü olarak onu yaptı.
- Tom did it as a publicity stunt.
Kamuoyu yoklamaları hükümete olan güveni ölçen göstergelerdir.
- Public opinion polls are barometers of confidence in the government.
1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.
- A public opinion study was made in 1937.
Plastik torba bir numaralı halk düşmanı haline gelmiştir.
- The plastic bag has become public enemy number one.
Mary halk kütüphanesinde bir yarı zamanlı bir iş aldı.
- Mary took a part-time job at the public library.
Bu kasaba büyük bir halk kütüphanesiyle övünür.
- This town boasts a large public library.
Kamuoyu değişmeye başladı.
- Public opinion began to change.
Plan, kamuoyunun baskısı altında terk edildi.
- The plan was given up under the pressure of public opinion.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
Tom bütün hayatını kamu hizmetine adadı.
- Tom devoted his whole life to public service.
Bush and Blair stand condemned by their own publics and face imminent political extinction.
He's used to speaking in public.
- He is used to speaking in public.
They didn't oppose the project just because they feared public opinion.
- They did not oppose the project just because they feared public opinion.
This book is in public domain.
There is very little information about the treaty which is in the public domain..
People despise you if they find out you have been attested for public intoxication.
In Johnson v. Superior Court, the California Court of Appeal determined that a provision of a contract limiting the discovery of the identity of a sperm donor was against public policy and that the privacy interest did not protect against disclosure of this information. Although the court's analysis of the public policy exception to the enforcement of contracts was unnecessary, the opinion properly balances California's and petitioners' interests against an anonymous donor's privacy right..
Political donations are a matter of public record; your vote is private, but anyone can see how you donate.
This has been a public service announcement from the Advertising Council.
public-intoxication arrest.
public-law expert.
public-school student.
... in public, that wants to choose the moment of disclosure. I think that that's-- that ...
... much debt held by by the public as all prior presidents combined. ...