O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
- He often eats breakfast there.
Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I showered before breakfast.
Sabah kahvaltısı iskandinav usulü açık büfedir.
- Breakfast is a smorgasbord.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
- The breakfast dishes were still in the sink.
Hızlı bir kahvaltı yaptım.
- I had a quick breakfast.
Bu sabah kahvaltı yapmadım.
- I didn't have breakfast this morning.
Sami, kahvaltı etmek için bara geldi.
- Sami came to the bar to eat breakfast.
Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.
- They had a lot of children to provide for.
Geçimini sağlaması gereken büyük bir ailesi var.
- He has a large family to provide for.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.