protesto

listen to the pronunciation of protesto
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) protest

He protested against the new plan. - O yeni planı protesto etti.

People are protesting against nuclear weapons. - İnsanlar nükleer silahlara karşı protesto ediyor.

(Denizcilik) protest
protesting; protest
remonstrance
protestation, protesting
protestation
outcry

The sinking of the RMS Lusitania caused an international outcry. - RMS Lusitania'nın batması uluslararası bir protestoya neden oldu.

in protest
protesting

The police used tear gas against the protesting students. - Polis protestocu gençlere karşı biber gazı kullandı.

Tom stopped protesting. - Tom protesto etmeyi durdurdu.

protesto eden
(Kanun) protestant
protesto etmek
remonstrate against
protesto etmek
expostulate
protesto etmek
(Ticaret) note
protesto etmek (senet)
note
protesto hareketleri
protest movements
protesto etmek
demonstrate against
protesto açıklaması yapmak
make a statement of protest
protesto eden
remonstrant
protesto eden
protesting
protesto eden
indignant
protesto eden
up in arms
protesto ederek
under protest
protesto ederek
indignantly
protesto edilebilir
(Ticaret) protestable
protesto edilen
(Politika, Siyaset) protested
protesto edilmemiş senet
(Ticaret) unprotested bill
protesto etmek
(senet) note
protesto etmek
to protest against

Today, some websites are blacked out to protest against SOPA and PIPA. - Bugün bazı web siteleri SOPA ve PIPA'yı protesto etmek için karartılmıştır.

The assembly voted to protest against any nuclear armament. - Meclis herhangi bir nükleer silahlanmaya karşı protesto etmek için oy kullandı.

protesto etmek
raise a hue and cry
protesto etmek
to protest

He probably meant that people only go to demonstrations to show themselves and not to protest. - Muhtemelen insanların gösterilere protesto etmek için değil, sadece kendilerini göstermek için gittiklerini demek istiyor.

He didn't open his mouth to protest. - O, protesto etmek için ağzını açmadı.

protesto ettikten sonra kabul etme
(senet) supraprotest
protesto giderleri
(Ticaret) noting expenses
protesto hareketi
protest movement
protesto için terketmek
walk out
protesto masrafı
(Ticaret) noting expense
protesto mektubu
(Ticaret) certificate of protest
protesto mektubu
(Politika, Siyaset) letter of protest
protesto mitingi
indignation meeting
protesto olarak
in protest against
protesto yürüyüşü yapmak
(Politika, Siyaset) march in protest
protesto çekmek
protest
protesto çekmek
make a formal protest
protesto çekmek
to make a formal protest
protesto çekmek
to make a formal complaint (against) (someone), lodge a protest (against) (someone); to protest (to), voice one's disapproval (to)
protesto çekmek
file a complaint
protesto et
{f} protest

American workers began to protest. - Amerikan işçileri protesto etmeye başladı.

All the students protested against the war. - Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.

protesto etmek
protest against
protestolar
protests

Monday's protests were mostly peaceful. - Pazartesinin protestoları çoğunlukla barışçıldı.

Protests must continue. - Protestolar devam etmelidir.

protesto et
{f} protested

Some of his officers protested. - Onun subaylarından bazıları protesto etti.

Beth protested, but her mother reminded her that she was incredibly fat. - Beth protesto etti, ancak annesi onun inanılmaz şişman olduğunu hatırlattı.

protesto et
remonstrate
protesto etme
protestation
protesto etmek
enter a protest
protestolar
ructions
erkeksi protesto
(Pisikoloji, Ruhbilim) masculine protest
gürültülü protesto
bow-wow
protesto etme
(deyim) up in arms
protesto etmek
{f} remonstrate
protesto etmek
{f} protest

Conkling decided to resign in protest. - Protesto etmek için istifa etmeye karar verdi.

Tom opened his mouth to protest. - Tom protesto etmek için ağzını açtı.

senedi protesto olmak
have a bill protested
toplu protesto
a mass protest
yatarak protesto
sleep in
التركية - التركية
Herhangi bir davranışın haksız, yersiz, gereksiz görülerek onaylanmadığını bildiren resmî açıklama
Bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme
Değerli evrak niteliğindeki borç senedinin ödenmemesi durumunda, özel bir biçime bağlı ve belli hukuki sonuçlar doğuran bildirim
Bir vergiyi istemeyerek ödediğine dair mükellefin itirazı
Herhangi bir davranışın haksız, yersiz, gereksiz görülerek onaylanmadığını bildiren resmî açıklama: "Efendiler, aynı günde muhtelif vesaitle şu protestoyu gönderdim."- Atatürk
protesto etmek
Protesto yollamak
protesto etmek
İtiraz etmek, reddetmek
protesto
المفضلات