İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
Ordu sınırı korumak için kuzeydedir.
- The army is in the north to protect the border.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
- He made an admirable speech about protecting the environment.
Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
- Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
Tom koruyucu gözlüğünü çıkardı.
- Tom took off his protective glasses.
Tom koruyucu gözetime alındı.
- Tom has been taken into protective custody.
Onların korunmaya ihtiyacı var.
- They need protection.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Tom Çevre Koruma Ajansı için çalışıyor.
- Tom works for the Environmental Protection Agency.
Onlar koruma istediler.
- They wanted protection.
Çocuklarımı yetiştireceğim böylece hurafeden korunmuş olacaklar.
- I will raise my children so that they will be protected from superstition.
Timsah korumalı bir türdür.
- The crocodile is a protected species.
Tom Mary'yi korumalıydı.
- Tom should've protected Mary.
Çiçekler havaya karşı korunmaktadır.
- The flowers are protected against the weather.
O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
- He made an admirable speech about protecting the environment.
Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- They know the importance of protecting the earth.
Astro çocuk ülkeyi tehlikeden korudu.
- Iron Arm Atom protected the country from danger.
Tehlikeye karşı kendimizi koruduk.
- We protected ourselves against danger.
Korunan alanlarda avcılık yasaktır.
- In protected areas hunting is prohibited.
Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
- They know the importance of protecting the earth.
Onu korumakla sorumluyum.
- I'm responsible for protecting her.
Tom haraç vermeyi reddetti.
- Tom refused to pay protection money.
... also protect speech. ...
... to help people protect their privacy. Like, when you fire up your laptop, it doesn't-- ...