Esperanto kolay bir dil olsaydı düzeltmene ihtiyacım olmazdı.
- If Esperanto were an easy language I wouldn't need a proofreader.
Tatoeba kullanıcıları dört İdeal tipik gruba ayrılabilir: okuyucular, yazarlar, çevirmenler ve düzeltmenler.
- Tatoeba users can be divided into four ideal-typical groups: readers, authors, translators and proofreaders.
Bunun bir düzelticiye ihtiyacı var.
- This needs a proofreader.
Denememi düzeltmek için okuyorum.
- I'm proofreading my essay.
Raporunu düzeltmek için zamanın yoktu.
- You didn't have time to proofread your report.
Tom, Mary'nin taslağını düzelterek iyi bir iş yaptı.
- Tom did a good job proofreading Mary's rough draft.
Tom'un raporumu düzeltmesini istedim.
- I asked Tom to proofread my report.