Bu büyük savaşın süresi uzatılmıştır.
- This huge war has been prolonged.
Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.
- Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play.
Bu büyük savaşın süresi uzatılmıştır.
- This huge war has been prolonged.
Uzun bir sessizlik izledi.
- There followed a prolonged silence.
Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.
- Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play.
Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
- A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
Bana kısaca ne olduğunu anlat.
- Tell me, briefly, what happened.
Mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalışacağım.
- I'll try to be as brief as possible.
Lütfen mümkün olduğu kadar kısa ve öz ol.
- Please be as brief as possible.
Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.
- To put it briefly, she turned down his proposal.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
- In brief, you should have accepted the responsibility.
Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
- Can you briefly sum up what was said at the meeting?
Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.
- Tom gave Mary a brief outline of his plan.
Bana planın kısa bir özetini verdi.
- He gave me a brief outline of the plan.
Bektaşi üzümü ömrünü uzatabilir.
- Gooseberries can prolong your life.
Bu büyük savaşın süresi uzatılmıştır.
- This huge war has been prolonged.
Kısa ve özlü olacağım.
- I'll be brief and concise.
Tom evrak çantasını açtı ve birkaç belge çıkardı.
- Tom opened his briefcase and pulled out a couple of documents.