Buluşma tarihini ileri aldık.
- We advanced the date of the meeting.
O, Boston'dayken Tom'un ileri sınıflarından birine öğretmenlik yapacağım.
- I'm going to teach one of Tom's advanced classes while he's in Boston.
Ordu tepeye kadar ilerledi.
- The army advanced up the hill.
Nehire doğru ilerlediler.
- They advanced to the river.
Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.
- His advanced age prevents him from getting a job.
Bu ülkenin askerî gücü çok gelişmiştir.
- The military power of this country is very advanced.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.