She is a computer programmer.
- O bir bilgisayar programcısıdır.
Tom is a freelance computer programmer.
- Tom serbest çalışan bir bilgisayar programcısı.
May I have a class schedule?
- Ben bir sınıf programı alabilir miyim?
At any rate, we can't change the schedule.
- Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
Is there a timetable?
- Bir ders programı var mı?
According to the trip's itinerary, we will go to the British Museum on Monday.
- Gezi programına göre, Pazartesi günü İngiliz Müzesine gideceğiz.
I'm sure you already know the routine.
- Programı önceden bildiğine eminim.
That program is now being broadcast.
- O program şu anda yayınlanıyor.
That program is broadcast every other week.
- O program iki haftada bir yayınlanır.
What is your favorite TV program?
- What's your favorite TV program?
What's your favorite TV program?
- What is your favorite TV program?
Onu programlamak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to program it.
Bana göre, bilgisayar programlamak ilginç bir çabadır.
- To me, computer programming is an interesting endeavor.
Dün bilgisayarıma yeni bir yazılım yükledim.
- I installed a new software program yesterday on my computer.
Ben yazılım uzmanıyım.
- I'm an expert at programming.
Visual Basic ile programlar yazabiliyorum.
- I can write programs in Visual Basic.
İngilizce programlar dinlerdim.
- I used to listen to English programs.
Bir teknik sorun nedeniyle, ilan edilen programın yerine bir film gösterildi.
- Because of some technical problem, a movie was shown in place of the announced program.
Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
- Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
- The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.