تعريف programmed في الإنجليزية التركية القاموس.
- bağdarlamalı
- bağdarlamalanmış
- programlama
- {s} programlanmış
- {s} programlı
- program
- {f} programlamak
Onu programlamak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to program it.
Bana göre, bilgisayar programlamak ilginç bir çabadır.
- To me, computer programming is an interesting endeavor.
- program
- program
- programmed check
- bağdarlamalı denetim
- programmed check
- programlı denetim
- programmed dump
- programlanmış döküm
- programmed input
- programlı girdi/çıktı
- programmed logic
- programlanmış mantık, programlı mantık
- programmed control
- programli (izlenceli) denetim
- programmed cost
- (Askeri) YÖNETİM KARARIYLA OLUŞAN DEĞİŞMEZ MALİYETLER (YÖNETİMCE BELİRLENEN MALİYETLER)
- programmed depot level maintenance
- (Askeri) PROGRAMLI FABRİKA SEVİYESİ BAKIMI
- programmed forces
- (Askeri) PROGRAMLANMIŞ, PROGRAMA ALINMIŞ KUVVETLER: Beş yıllık savunma programının her senesinde mevcut bulunan, yer alan kuvvetler. Bu kuvvetler; insan gücü, mali ve diğer kısıtlamalar içinde milli stratejiyi yürütmesi beklenen ana muharebe ve taktik destek kuvvetlerini ihtiva etmektedir. Bak. "current force", "force", "intermediate force planning level", "minimum risk force", "planning force"
- programmed instruction
- (Askeri) PROGRAMLI ÖĞRETİM (HV.): Bilgileri derece derece veya azar azar artırmak ve her birinin doğru cevaplarını hemen peşinden vermek suretiyle uygulanan bir öğretim metodu. Doğru cevaplar öğrenciyi daha fazla okumaya ve öğrenmeye teşvik eder. Öğrenci, verilen vazife veya eğitim çalışmasının başarılı şekilde tamamlanması gayesine adım adım sevkedilmiş olur
- programmed instructional materials
- (Askeri) PROGRAMLI ÖĞRETİM MALZEMESİ (HV.): Programlı öğretim metodunu kolaylaştırmak maksadıyla özel surette hazırlanmış öğretim malzemesi
- programmed learning
- (Askeri) PROGRAMLI ÖĞRETİM (HV.): Özel öğrenim hedeflerine ulaşmak için gerekli programlı öğretim metot ve malzemesi kullanılarak elde edilen verimli öğrenim. Azami öğrenim temini için çeşitli öğretim cihazlarından faydalanılabilir
- programmed roll
- (Askeri) PROGRAMLI TONO (HV.): Bir balistik füze veya uydu aracının, genel olarak yunuslamaya geçmeden önce, dikey yükselme sırasında yaptığı otomatik kontrollü bir tono
- programmed strength
- (Askeri) PROGRAMLANMIŞ İNSAN KUVVESİ: Ordu, komutanlık veya bir makamı belirli bir kuruluş mevcuduna çıkarmak ve, yerine göre, ya tayin edilen harekat hazırlık derecesine veya tespit edilmiş gayelere ulaştırmak üzere, belirli bir planlama tarihi veya süresi için yetki verilmiş kuvve
- programmed turn
- (Askeri) PROGRAMLI DÖNÜŞ: Balistik bir füzenin, rampadan ayrıldıktan sonra, dikey bir uçuştan, güdüm başlamadan önceki arzu edilen ortalama gazlı uçuş yolu olan kavisli bir uçuş yoluna dönüşü. Kontrol işaretleri, normal olarak, çekiş, yakıt kitle akımı, özgül itiş (impulse), aerodinamik ağırlıklar, rüzgar ve uçuş yolunu değiştirici diğer etkilere ait nominal değerlerin, mekanik olarak hesaplandığı füze için bir cihaz tarafından verilir. Nominal dışı performans düzeltmesi yapılmaz
- programmed warhead detonation
- (Askeri) programlanmış harp başlığı infilakı
- program
- yazılım
Ben yazılım uzmanıyım.
- I'm an expert at programming.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- program
- programa bağlamak
- program
- (Bilgisayar) program yapmak
- program
- (Bilgisayar,Teknik) izlence
- card programmed calculating
- kart programlı hesaplama
- program
- (bkz.) programme
- program
- (bilgisayar) bağdarlamalamak
- program
- bilgisayar bağdarlaması
- program
- {f} programla
Visual Basic ile programlar yazabiliyorum.
- I can write programs in Visual Basic.
İngilizce programlar dinlerdim.
- I used to listen to English programs.
- program
- çalışma yönergesi
- initial programmed interpretation report
- (Askeri) İLK PROGRAMLI YORUM KIYMETLENDİRME RAPORU: Programlı görev hedefleri veya halihazırda bu hedeflerin yanında teşhis edilebilen diğer hayati istihbarat bilgisi hakkında bilgi sağlayan (başka yerde yayımlanmamış) standart görüntü yorum raporu
- program
- (Askeri) PROGRAMLAMAK: Bir problemin halli için gerekli usulleri planlamak. Bu planlama, diğer işler meyanında, problemin tahlili, bir gidiş diyagramı hazırlanması, teferruatın hazırlanıp teste tabi tutulması ve alt rutinlerin bulunması, biriktirme yerlerinin tahsisi, giriş ve çıkış bilgilerinin belirtilmesi ve bir kompüter işlemesinin (computer run) tam bir bilgi işlem sistemine dahil edilmesi gibi hususları gerektirebilir
- program
- {i} gösteri
Bir teknik sorun nedeniyle, ilan edilen programın yerine bir film gösterildi.
- Because of some technical problem, a movie was shown in place of the announced program.
- program
- i., bilg. program. f. bilg. programlamak
- program
- {i} plan
- program
- programme i
- program
- {i} yapım
- program
- (Tekstil) (me) program
- program
- düzen
Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
- Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
- The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- program
- düzenle- program music olaylar sırasına veya bir sahne serisine göre düzenlenmiş müzik
- program
- {f} planlamak