proceeding from origin to destination without delay due to change of equipment

listen to the pronunciation of proceeding from origin to destination without delay due to change of equipment
الإنجليزية - التركية

تعريف proceeding from origin to destination without delay due to change of equipment في الإنجليزية التركية القاموس.

through
yoluyla

Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır. - It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.

Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı. - Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.

through
baştan sona

Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı. - Tom caught Mary snooping through his stuff.

Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi. - The squirrel chewed through the power cable.

through
aktarmasız
through
orasında burasında
through
arasında (bir gürültünün)
through
rağmen (bir gürültüye)
through
dolayımıyla
through
(Tıp) Vasıtasiyle, yolu ile
through
doğru

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak. - In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

through
-e kadar
through
sonuna

Sonuna kadar görevi taşımalısın. - You must carry the task through to the end.

through
başından sonuna kadar
through
bitirmiş
through
içeriye

Tom tekrar kapıdan içeriye yürüdü. - Tom walked back in through the door.

O, pencereden içeriye girdi. - He came in through the window.

through
süresince

O, gece süresince çalıştı. - He worked through the night.

through
bitmiş

Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır. - This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.

through
başarılı bir sonuca
through
(İnşaat) içinden, sona ermiş
through
(Yeni Sözcükler) boyunca

Bütün gece boyunca ağladı. - She cried throughout the night.

Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir. - Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.

through
(sıfat) direkt, kesintisiz
الإنجليزية - الإنجليزية
through

The through flight through Memphis was the fastest.

proceeding from origin to destination without delay due to change of equipment

    الواصلة

    pro·ceed·ing from o·ri·gin to des·ti·na·tion with·out de·lay due to change of e·quip·ment

    التركية النطق

    prōsidîng fırm ôrıcın tı destıneyşın wîdhaut dîley dyu tı çeync ıv îkwîpmınt

    النطق

    /prōˈsēdəɴɢ fərm ˈôrəʤən tə ˌdestəˈnāsʜən wəᴛʜˈout dəˈlā ˈdyo͞o tə ˈʧānʤ əv əˈkwəpmənt/ /proʊˈsiːdɪŋ fɜrm ˈɔːrəʤən tə ˌdɛstəˈneɪʃən wɪðˈaʊt dɪˈleɪ ˈdjuː tə ˈʧeɪnʤ əv ɪˈkwɪpmənt/
المفضلات