Onlara mahkumları bırakmalarını emretti.
- He ordered them to release the prisoners.
Mahkumlar serbest bırakıldı.
- The prisoners have been released.
Tom hâlâ bir tutuklu.
- Tom is still a prisoner.
Tutukluya özgürlüğü verildi.
- The prisoner was given his freedom.
Kendinizi benim tutsaklarım olarak düşünün.
- Consider yourselves my prisoners.
Tutsak zincirle bağlıydı.
- The prisoner is in chains.
Polis seni hapishaneye koyacak.
- The police will put you in prison.
Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
- When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
Onlar esir alındılar.
- They were taken prisoner.
Tom bir yerde esir tutuluyor.
- Tom is being held prisoner somewhere.
Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
- When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
Polis seni hapishaneye koyacak.
- The police will put you in prison.
Tom on yıl önce cezaevinde öldü.
- Tom died in prison ten years ago.
Tom cezaevinde olmayı hak ediyor.
- Tom deserves to be in prison.
Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
- The prisoner dug a hole under the prison wall.
Hapishane gardiyanı her hükümlüye bir roman yazdırdı.
- The prison guard made every prisoner write a novel.
O bir hükümlüye işkence etti.
- He tortured a prisoner.
Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.
- In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded.
Mahkûm serbest bırakıldı.
- The prisoner was released.
Tom bir yerde mahpus tutuluyor.
- Tom is being held prisoner somewhere.
Tutuklu hapishaneden kaçtı.
- A prisoner escaped from the prison.
Tom hapishaneye götürüldü.
- Tom was taken prisoner.
Prison was a harrowing experience for him.
The academy was a prison for many of its students because of its strict teachers.