prisoner, person convicted of a crime

listen to the pronunciation of prisoner, person convicted of a crime
الإنجليزية - التركية

تعريف prisoner, person convicted of a crime في الإنجليزية التركية القاموس.

convict
{f} suçlu bulmak
convict
{i} hükümlü

Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi. - Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison.

Kaçan hükümlüler yollarını ayırmaya karar verdiler. - The escaped convicts agreed to part ways.

convict
mahkum

Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu. - There wasn't enough evidence to convict him of the crime.

O, cinayetten mahkûm edildi. - He was convicted of murder.

convict
suçlu bul,v.mahkum et: n.mahkum
convict
kürek mahkumu
convict
mahküm
convict
yargılı
convict
suçlandırmak
convict
{f} mahkum et

Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu. - There wasn't enough evidence to convict him of the crime.

Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti. - A jury convicted Layla for twenty years in jail.

convict
suçlu bul

Tom ikinci derece cinayetten suçlu bulundu ve on yıl hapse mahkum edildi. - Tom was convicted of second degree murder and sentenced to ten years in jail.

Tom birinci dereceden cinayetten suçlu bulundu. - Tom was convicted of first-degree murder.

convict
suçlu

Tom ikinci derece cinayetten suçlu bulundu ve on yıl hapse mahkum edildi. - Tom was convicted of second degree murder and sentenced to ten years in jail.

Tom karısını öldürdüğü için 2013 yılında suçlu bulunmuştu. - Tom was convicted in 2013 for his wife's murder.

convict
{f} mahkum etmek

Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz. - We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson.

Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu. - There wasn't enough evidence to convict him of the crime.

convict
mahkum kimse
convict
{i} mahkûm, hükümlü
convict
{f} kabullendirmek
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} convict
prisoner, person convicted of a crime
المفضلات