تعريف principal في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} okul müdürü
Okul müdürü mezunların her birine diplomasını sundu.
- The principal presented each of the graduates with diploma.
Okul müdürü, öğretmenden sonra içeri geldi.
- The principal came in after the teacher.
- başlıca
Menopoz, yumurtalıkların başlıca fonksiyonlarının kalıcı olarak durmasıdır.
- The menopause is the permanent cessation of the ovaries' principal functions.
Alüminyum'un başlıca doğal izotopu alüminyum-27'dir.
- The principal natural isotope of aluminium is aluminium-27.
- esas
Jüpiter esas olarak hidrojen ve helyumdan oluşan bir gezegendir.
- Jupiter is a planet principally composed of hydrogen and helium.
- asıl
Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.
- All animals, except man, know that the principal business of life is to enjoy it.
- {i} sermaye
- işveren
- {i} düellocu
- {s} ana
Bir büyük girişimin ana elemanı kendine güvendir.
- Self-confidence is the principal element of any great endeavor.
- {i} anapara
- başöğretmen
- çoğunlukla
- {i} fail
- başat
- (Ticaret) işin sahibi
- esaslı
- asal
- baş
Menopoz, yumurtalıkların başlıca fonksiyonlarının kalıcı olarak durmasıdır.
- The menopause is the permanent cessation of the ovaries' principal functions.
Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.
- The organization plays a principal role in wildlife conservation.
- yönetici
- en önemli
- şef
Bay Jackson bizim şefimiz.
- Mr. Jackson is our principal.
- temel
NASA'nın Juno misyonunun temel hedefi Jüpiterin kökeni ve evrimini anlamaktır.
- The principal goal of NASA's Juno mission is to understand the origin and evolution of Jupiter.
Bu, senin planına karşı temel argümanlardan biridir.
- This is one of the principal arguments against your plan.
- başkan
Bay Jackson bizim başkanımız.
- Mr. Jackson is our principal.
- ticaret - sermaye, anamal, anapara
- hukuk - müvekkil
- MÜVEKKİL: Başka bir kuvvet komutanlığı veya makamdan ikmal maddeleri ve hizmet elde eden Kuvvet Komutanlığı veya bu komutanlığa bağlı makam
- principal parts gram
- {i} huk. müvekkil
- düelloda karşılaşan taraflardan biri
- ana para
- en mühim
- (Tıp) Birinci, başta gelen, ana, başlıca en mühim, princeps
- patron
- {i} tic. sermaye, anamal, anapara
- {i} müvekkil
- ana akçe
- müdür
Okul müdürü, öğretmenden sonra içeri geldi.
- The principal came in after the teacher.
Bay Bush, okulumuzun müdürü, Yale'den mezun oldu.
- Mr Bush, principal of our school, graduated from Yale.
- {s} belli başlı
- vekil tutan kimse
- {i} anamal
- asıl mesul kimse
- prensip
- ilke
- (Ticaret) amir
- okul öğretmeni
- bellibaşlı
- ilkesel
- principal agency
- (Ticaret) ana acentalık
- principal branch
- (Bilgisayar,Teknik) ana dal
- principal capital
- (Politika, Siyaset,Ticaret) esas sermaye
- principal component
- (Askeri) temel bileşenler
- principal components
- (Bilgisayar,Teknik) ana bileşenler
- principal directions
- (Bilgisayar,Teknik) başat yönler
- principal line
- (Askeri) fotoğraf esas hattı
- principal name
- (Bilgisayar) asıl ad
- principal stress
- (İnşaat) asal gerilme
- principal stresses
- asal gerilmeler
- principal axis
- asal eksen
- principal beam
- esas kiriş
- principal beam
- ana kiriş
- principal debtor
- asıl borçlu
- principal focus
- esas odak
- principal plane
- asal düzlem
- principal plane
- ana düzlem
- principal rafter
- ana kiriş
- principal section
- ana kesit
- principal series
- ana seri
- principal sum
- ana toplam
- principal beam
- ana kırış, esas kırış
- principal behavior
- temel davranış
- principal contract
- (Kanun) Aslı akit
- principal curvature
- prinsipal eğrilik, basçil eğrilik
- principal engineer
- Baş mühendis
Kathy worked as a principal engineer for a large company during the summer; her principal goal was to help build motherboards.
- principal investigator
- Yürütücü
- principal normal
- asil normal, basçil düzgen
- principal officer
- temel subay
- principal or chief part of a meal
- Bir yemek müdürü veya baş kısmı
- principal portion, chief section
- ana bölümü şefi bölüm
- principal quantum number
- ana kuantum sayısı
- principal strains
- asal deformasyonlar
- principal stronghold
- ana kalesi
- principal activity
- (Politika, Siyaset) asli faaliyet
- principal agent
- (Ticaret) umumi acente
- principal agent
- (Ticaret) genel acente
- principal amount
- (Ticaret) ana para tutarı
- principal amount
- (Ticaret) anapara tutarı
- principal and interest
- anapara ve faizi
- principal and proceeds
- (Ticaret) anapara ve faiz
- principal and proceeds
- (Ticaret) ana para ve faiz
- principal axes of inertia
- (Fizik) asal atalet eksenleri
- principal axis
- (Kimya) baş eksen
- principal axis
- esas eksen
- principal axis of inertia
- eylemsizlik asal ekseni
- principal axis of inertia
- atalet asal eksenleri
- principal axis of inertia
- eylemsizlik asal eksenleri
- principal axis of inertia
- atalet asal ekseni
- principal branch
- basat dal, ana dal
- principal case
- (Kanun) asıl dava
- principal claim
- (Kanun) asli dava
- principal clain
- asli dava
- principal clerk
- (Politika, Siyaset) kalem müdürü
- principal competitors
- (Ticaret) başlıca rakipler
- principal components
- ana bilesenler
- principal curvature
- (Matematik) prinsipal eğrilik
- principal curvature
- (Matematik) başçıl eğrilik
- principal curve
- (Matematik) eğrilik çizgisi
- principal debt
- (Kanun,Ticaret) asıl borç
- principal dimensions
- esas ölçüler
- principal direction
- (Askeri) ana yön
- principal directions
- basat yonler
- principal dome
- (Mimarlık) ana kubbe
- principal earthquake
- (Jeoloji) ana deprem
- principal earthquake
- ana devrem
- principal end item
- (Askeri) temel mamül madde
- principal flight
- (Havacılık) yeterlik uçuşu
- principal flight
- (Havacılık) kontrol uçuşu
- principal focus
- (Fizik) asal odak
- principal force
- ana kuvvet
- principal ideal ring
- (Matematik) tek üreteçli ideal halkası
- principal interest
- (Ticaret) anapara faizi
- principal items
- (Askeri) BİRİNCİ DERECEDE MALZEMELER, ESAS MALZEMELER: Yönetim tekniklerinin; depo düzeyi, üs düzeyi ve birliklerin elindeki maddeleri içine alan ikmal sisteminin her yerinde merkezi bireysel madde yönetimini gerektirdiği, öneme haiz son maddeler ve değiştirme ana parçaları. Bunlar özellikle; kuvvet komutanlıklarının yetkisi altında bulunan; gereksinimlerin merkezi hesaplanmasını, merkezi tedarikini, merkezi dağıtım yönü ile merkezi bilgi ve kuvvetlerin sahip olduğu bütün mevcudatların kontrolünü içeren merkezi envanter kontrolu için ihtiyaç duyulan maddeleri ihtiva etmektedir
- principal items
- (Askeri) esas malzemeler
- principal items
- (Askeri) birinci derecede malzemeler
- principal line
- (Askeri) FOTOĞRAF ESAS HATTI: Bir fotoğraf üzerinde indeks işaretlerini birleştiren hat
- principal loading case
- asal yük durumu
- principal loading case
- ana yük durumu
- principal loading case
- ana yük hali
- principal minor
- asal altbelirten
- principal minor
- (Matematik) esas minör
- principal normal
- (Matematik) başçıl düzgen
- principal normal
- (Matematik) asıl normal
- principal normal
- (Matematik) esas normal
- principal officer
- (Ticaret) baş görevli
- principal officer
- (Politika, Siyaset) diplomatik görevli
- principal owner
- (Ticaret) esas sahip
- principal parallel
- (Askeri) esas paralel
- principal parallel
- (Askeri) ESAS PARALEL: Mail bir fotoğrafta esas noktadan geçen ve hakiki ufka paralel olan bir hat
- principal partner
- (Ticaret) büyük ortak
- principal plane
- (Askeri) esas düzlem
- principal plane
- (Askeri) AKIM EKSENİ; ESAS DÜZLEM: Mail bir fotoğrafın esas noktasını, mercek perspektif merkezini ve yer ayakucunu (nadir) içine alan düşey bir düzlem
- principal plane
- (Askeri) alım ekseni
- principal planes
- asal düzlemler
- principal point
- (Askeri) FOTOĞRAF MERKEZİ: Bir fotoğrafın optik merkezi
- principal post
- (İnşaat) asal dikme
- principal post
- (İnşaat) ana dikme
- principal punishment
- (Kanun) asıl ceza
- principal purpose
- öncelikli amaç
- principal register
- (Ticaret) patent tescil dairesi
- principal register
- (Ticaret) marka tescil
- principal registry
- (Politika, Siyaset) kalem memurluğu
- principal repayment
- (Ticaret) anapara geri ödemesi
- principal repayment
- (Ticaret) ana para ödemesi
- principal rights
- (Ticaret) asli haklar
- principal rights
- (Ticaret) doğal haklar
- principal risk
- (Ticaret) ana para riski
- principal road
- esas yol
- principal role
- (Sinema) başlıca rol
- principal root
- (Botanik, Bitkibilim) ana kök
- principal scale
- (Askeri) esas ölçek
- principal scale
- (Askeri) ESAS ÖLÇEK: Kartografide, küresel veya küremsi cismi temsil eden küreye indirilmiş veya küreyi oluşturan bir ölçek olup, onların ilgili yarıçaplarıyla kesri ilişkisiyle tanılanmaktadır. Aynı zamanda nominal ölçek olarak adlandırılır. Bak. "scale"
- principal strain
- asal şekil değiştirme
- principal subordinate commands
- (Askeri) ANA AST KOMUTANLIKLAR: Tahsis edilmiş bir coğrafik bölge veya işlev için Ana Ast komutanlara ameli olarak sorumlu olan NATO Komutanlarına tahsis edilmiş teşkil. Ayrıca bak. "Major NATO Commanders", "Major Subordinate Commanders", "subordinate Area Commanders"
- principal supplier
- (Ticaret) baş ihracatçı ülke
- principal surety
- (Ticaret) ana kefalet
- principal valley
- (Jeoloji) ana vadi
- principal valley
- (Jeoloji) ana koyak
- principal vertical
- (Askeri) ESAS DÜŞEY HAT: Mail fotoğrafta, gerçek ufka düşey olan ve esas noktadan geçen bir hat
- principal vertical
- (Askeri) esas düşey hat
- principal wall
- (Mimarlık) ana duvar
- principal wave direction
- (Askeri) ana dalga yönü
- principal witness
- (Kanun) esas tanık
- principal, operational interest
- (Askeri) BİRİNCİ DERECEDE İŞLETME İLGİLİSİ: Terim; iki veya daha çok Kuvvet Komutanlığı tarafından müştereken faydalanılmak üzere bir kuvvet komutanlığı tarafından işletilen kurulu bir tesisle ilgili olarak kullanıldığı zaman, bu tesis hizmetlerinden en çok faydalanma veya bunlara karşı en çok ihtiyaç duyma durumunu gösterir. Terim; bir kuvvet komutanlığından çok bir komutanlığa uygulanmaktadır
- principally
- özellikle
- principally
- başlıca
- hip principal
- mahya merteği
- principally
- öncelikle
- principally
- aslında
- principally
- ekseriyetle
- principally
- genellikle
- principalship
- müdürlük
- assistant principal
- Müdür yardımcısı
- deputy principal
- Müdür muavini
- most important
- en önemli
İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.
- That men do not learn very much from the lessons of history is the most important of all the lessons that history has to teach.
Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
- What is most important in life differs from person to person.
- principals
- müdürleri
- vice principal
- Eğitim kurumunda mudur yardımcısı
- vice-principal
- yardımcısı mudur
- acting as principal
- asaleten
- axial principal stress
- eksenel asal gerilme
- axial principal stress
- aksiyel asal gerilme
- inertia principal
- (Fizik) atalet esası
- lines of principal
- ana gerilme çizgileri
- major principal stress
- maksimum asal gerilme
- minor principal stress
- minimum asal gerilme
- port security company; principal subordinate command
- (Askeri) liman emniyet bölüğü; ana ast komutanlık
- principally
- aslında, esasen
- principally
- en çok, çoğunlukla
- principally
- asıl
- principally
- çoğunlukla
- transverse principal stress
- enine asal gerilme