تعريف pricing في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Ticaret) fiyatlandırılan
- (Ticaret) fiyatlandırarak
- (Ticaret) fiyat belirleme
- (Ticaret) fiyat uygulaması
- (Ticaret) fiyatlama
- (Ticaret) maliyetlendirme
- (Ticaret) fiyat tespiti
- {f} fiyatlandır
Fiyatlandırma henüz açıklanmadı.
- Pricing hasn't yet been announced.
Biz rekabetçi fiyatlandırma öneriyoruz.
- We offer competitive pricing.
- fiyat koyma
- fiyatlandırma
- ücretlendirme
- price
- bedel
Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.
- True friendship is priceless.
Bedelini ödemek zorundasın.
- You have to pay the price.
- price
- ücret
Bu şemsiyenin ücreti nedir?
- What's the price of this umbrella?
Tom ücreti indirmeyecek.
- Tom won't lower the price.
- price
- fiyat
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices keep going up.
Herkesin bir fiyatı vardır.
- Everyone has his price.
- pricing policy
- (Ticaret) fiyatlandırma politikası
- pricing strategy
- (Ticaret) fiyatlama stratejisi
- pricing constraints
- (Ticaret) fiyat kısıtlamaları
- product pricing
- ürün fiyatlandırması
- promotional pricing
- tanıtım amaçlı fiyatlandırma (normal fiyatın altında)tanıtım fiyatı/fiyatlandırmasıpromosyonal fiyatlandırma
- predatory pricing
- (Avrupa Birliği) yıkıcı fiyat uygulaması
- promotional pricing
- (Ticaret) tanıtım fiyatlandırması
- price
- değer
Sanırım bu fiyata değer.
- I think it's worth the price.
Hisse senedi değerleri çabucak düştü.
- Stock prices fell quickly.
- price
- {i} paha
Ne pahasına olursa olsun bu planı uygulayacağım.
- I will carry out this plan at any price.
Gerçek arkadaşlık paha biçilmezdir.
- True friendship is priceless.
- price
- {i} eder
Büyük mağazaları tercih ederim: fiyatlar daha düşüktür.
- I prefer department stores: the prices are lower.
İnsanlar genellikle yüksek fiyatlar hakkında şikayet ederler.
- People often complain about high prices.
- price
- {i} para ödülü
Başımda işlemediğim bir cinayet için bir para ödülü var.
- There's a price on my head for a murder I didn't do.
- price
- {f} fiyatlandırmak
- price
- {f} fiyatını belirlemek
- price
- {f} paha biçmek
- price
- {f} k.dili. fiyatını sormak
- bundle pricing
- (Ticaret) paket fiyat
- delivered pricing
- (Ticaret) teslim fiyatı
- odd pricing
- (Ticaret) tek rakamlı fiyatlandırma
- price
- ücretlendirmek
- price
- karşılık
- price
- (Ticaret) satış fiyatı
Bu yazılım paketinin tavsiye edilen perakende satış fiyatı 99 dolardır.
- This software package has a suggested retail price of $99.
Tom satış fiyatı iyiyse iki çift ayakkabı alabileceğini söyledi.
- If the sale price is good, Tom said he might buy two pairs of shoes.
- price
- semen
- double pricing
- çifte fiyatlama
- dual pricing
- iki fiyat koyma
- price
- fiyat koymak
Bir insan hayatı üzerine fiyat koymak zordur.
- It's difficult to put a price on a human life.
- price
- değer biçmek
- price
- kıymet
- Capital Asset Pricing Model
- (Finans) Finansal Varlıkları Fiyatlama Modeli: Mali varlıkların doğru getiri oranlarını belirlemek için geliştirilmiş bir fiyatlandırma modeli
- asset pricing theory
- varlık fiyatlama teorisi
- cost plus pricing
- maliyete ek fiyatlama
- cost-plus pricing
- maliyet artı fiyatlandırma
- penetration pricing
- Pazara giriş amaçlı fiyatlandırma
- rate of return pricing
- geri fiyatlandırma oranı
- road pricing
- (Yol,köprü,vb)geçiş ücreti
- shadow pricing
- gölge fiyat
- transfer pricing
- (Kanun) transfer fiyatlandırması
- adaptive pricing
- (Ticaret) uyumlu fiyatlandırma
- calculate the pricing
- fiyatlandırmayı hesaplamak
- deceptive pricing
- (Ticaret) aldatıcı fiyatlandırma
- differential pricing
- (Ticaret) tercihli fiyatlandırma
- differential pricing
- (Ticaret) hakkaniyetli fiyatlandırma
- differential pricing
- (Ticaret) kademeli fiyatlandırma
- differential pricing
- (Ticaret) ayırımcı fiyatlandırma
- differential pricing
- (Ticaret) farklı fiyatlandırma
- dual pricing
- (Ticaret) çifte fiyatlama
- dual pricing
- (Ticaret) farklı fiyatlama
- ethical pricing
- (Ticaret) ahlaki fiyatlandırma
- flexible pricing
- (Ticaret) esnek fiyat
- funds transfer pricing
- (Ticaret) şubeler cari hesabı
- incremental pricing
- artırmalı fiyatlandırma
- inflexible pricing
- (Ticaret) sabit fiyatlandırma
- inflexible pricing
- (Ticaret) esnek olmayan fiyatlandırma
- inventory pricing
- (Ticaret) envanterde değerleme
- inventory pricing
- (Ticaret) stok değerlendirme
- leader pricing
- (Ticaret) yol gösterici fiyatlama
- price
- (Askeri) FİYAT, EDER
- price
- dili fiyatını sormak
- price
- tavan fiyatı
- price
- narh
- price
- mükafat
- price
- price cutting fiyat kırma
- price
- price fixing asgari veya azami fiyat koyma
- price
- fiyat,v.fiyatlandır: n.fiyat
- target pricing
- (Ticaret) hedef fiyat belirleme
- uniform delivered pricing
- (Ticaret) tek düze teslim fiyatı