Sigara içmeyi bıraktım.
- I'm giving up smoking.
Sigara içmeyi bırakmalısın.
- You must give up smoking.
O, sigara içerek kendini hasta ediyor.
- He's making himself sick by smoking cigarettes.
Tom sigara içerek karanlıkta oturuyordu.
- Tom was sitting in the dark, smoking.
Sigara içen adam O artık buraya gelmez dedi.
- The man who was smoking said, He doesn't come here any more.
Sigara içenin sağlığın için kötü olduğu bulundu.
- It has been found that smoking is bad for your health.
Sigara içmeyi bıraktım.
- I've given up smoking.
Sigara içmeyi bırakmalısın.
- You must give up smoking.
Sigara içilen bölümde bir koltuk istedim.
- I asked for a seat in the smoking section.
ABD'de bir restorana girerken seçeneğin vardır, sigara içilen ya da sigara içilmeyen yerde oturmak.
- In the U.S., you have the option, when you enter a restaurant, to sit in the smoking or non-smoking section.
Ev kelimesi bir çatısı ve tüten bacaları olan bir dikdörtgen binanın zihinsel görüntüsünü anımsatır, ki bu çimenlerle ve ağaçlarla çevrili olabilir ve mutlu bir aile tarafından oturulabilir.
- The word house evokes the mental image of a rectangular building with a roof and smoking chimney, which may be surrounded by grass and trees and inhabited by a happy family.