Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
- I'm giving my old books away.
Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.
- Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.
Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
- The object flew away to the south, giving out flashes of light.
EVET işareti vererek yanıtladı.
- He responded by giving the OK gesture.
Tom ölünceye kadar konserler vermeye devam etti.
- Tom continued giving concerts until he died.
Bana küçük bir kredi vermeyi düşünür müsünüz?
- Would you consider giving me a small loan?
Sally, piyano dersleri vererek geçimini sağlıyor.
- Sally earns her living by giving piano lessons.
Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,
- A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.