Bir harita getirmediğim için kendimi tekmeleyebilirdim.
- I could kick myself for not bringing a map.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
- Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Onu buraya getirirken aklından ne geçiyordu?
- What on earth were you thinking, bringing him here?
Oyuna kimi getiriyorsun?
- Who are you bringing to the play?