Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

pref. outside, external

listen to the pronunciation of pref. outside, external
الإنجليزية - التركية

تعريف pref. outside, external في الإنجليزية التركية القاموس.

extra
ekstra

Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler. - They decided to leave extra food behind.

Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı. - Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.

extra
gereğinden
extra
fazlalık etmek
extra
ayrı

Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir. - The service charge is extra.

Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur. - It's a way to make a little extra on the side.

extra
gazet
extra
fevkalade

Tom fevkalade mutlu hissetti. - Tom felt extraordinarily happy.

extra
fazla

Tom başıma fazladan iş çıkarıyor. - Tom causes me a lot of extra work.

Onların fazladan bir yatağı var. - They have an extra bed.

extra
fazladan

Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak. - We'll need an extra ten dollars.

Onların fazladan bir yatağı var. - They have an extra bed.

extra
{s} olağanüstü

Tom'un olağanüstü dereceleri var. - Tom got extraordinary grades.

Tom olağanüstü yakışıklı idi. - Tom was extraordinarily handsome.

extra
(sıfat) ekstra, ek, fazla, üstün, olağanüstü, ilave edilen, ilave
extra
ilaveten
extra
{i} figüran
extra
hariç
extra
{s} üstün
extra
{s} ilave edilen
extra
{i} ekstra şey
extra
(Tıp) Fazladan, dışında, ilaveten
extra
önek dışarı
extra
(isim) ekstra şey, ek, ilave, ek iş, ekstra masraf, ilave (gazete), zam, figüran
الإنجليزية - الإنجليزية
extra