predicted

listen to the pronunciation of predicted
الإنجليزية - التركية
{f} tahmin et

Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi Tom geç kalmıştı. - Tom was late, just like Mary predicted.

O, onun kazanacağını tahmin etti. - He predicted she would win.

tahmin edilmiş
tahmin edilen

Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor. - The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.

İkinci çeyrek GSMH büyüme tahmin edilenden daha yüksekti. - The second quarter GNP growth was higher than predicted.

öngörüşlü
predict
öngörmek
predicted, expected, anticipated
Beklenen beklenen tahmin
predicted concentration
(Askeri) HAREKET HALİNDEKİ HEDEFLERE ATIŞ TOPLAMASI: Adım adım tevcih. Aynı hedef üzerine herbiri arkasından bir seri atış toplaması
predicted dead time
(Askeri) hesaplanan ölü zaman
predicted dead time
(Askeri) HESAPLANAN ÖLÜ ZAMAN: Gözetleme zamanından atış anına kadar, atış esaslarının hesaplanmasına ve uygulanmasına ayrılan zaman
predicted fire
(Askeri) ÖNCEDEN HESAPLANMIŞ ATIŞ: Sıhhatli olarak hesaplanmış (atışta tespit edilenler dışındaki) düzeltmelerin, birleştirilmiş bütün standart dışı silah-hava-cephane şartları ve Arzın kendi ekseni etrafında dönüşü ile ilgili standart atış esaslarına uygulanmasına ait en son atış tekniğini ifade için kullanılan terim. Silah mevziine nazaran herhangi bir yöndeki mevkii bilinen ve menzil bakımından ancak, silahın ve kullanılan cephanenin nitelikleriyle sınırlanan bir hedef üzerine, baskın tarzında, sıhhatli nükleer ve nükleer olmayan atış kabiliyetini ifade eder. Bak. "fire"
predicted fire
(Askeri) hesaplanmış atış
predicted firing
(Askeri) ÖNCEDEN HESAPLANMIŞ ATIŞ: Gözetleme tahminlerine dayanarak, merminin vardığı anda, hareket halindeki bir hedefin geçmesi beklenilen noktaya atış
predicted firing
(Askeri) önceden hesaplanmış atış
predicted point
(Askeri) HESAPLANMIŞ NOKTA: Hareket halindeki bir hedefin atış anında varacağı tahmin edilen mevkii; hareket halindeki hedefin son gözetleme ile atış anı arasındaki ölü zaman sonunda varacağı tahmin edilen nokta. Hedefin; vuruş ve patlama anındaki yeri anlamına gelen gelecek nokta (set forward point) veya (future point) terimi ile karıştırılmamalıdır
predicted point
(Askeri) hesaplanmış nokta
predicted position
(Askeri) GELECEK MEVKİİ: Hareket halindeki bir hedefin, mermi uçuş süresi sonunda varacağı tahmin edilen nokta. Buna eskiden (set forward point) denirdi. Şimdi (future point) denilmektedir
predicted position
(Askeri) gelecek nokta
predicted position
(Askeri) önceden kestirilen mevki
predicted position device
(Askeri) GELECEK NOKTA HESAP CİHAZI: Hareket halindeki bir hedefin ileri bir andaki muhtemel mevkiini. süratle hesaplamaya yarayan taksimatlı cetvel, plan veya yarı balistik tipi komuta aleti
predict
tahmin etmek

Havanın yarın nasıl olacağını tahmin etmek zor. - It's hard to predict what the weather will be like tomorrow.

Depremi önceden tahmin etmek gerçekten mümkün mü? - Is it really possible to predict an earthquake?

predict
(İnşaat) kestirmek
predict
{f} önceden haber vermek
predict
tahmin et

Tom Mary'nin yarışı kazanacağını önceden tahmin etti. - Tom predicted Mary would win the race.

Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı. - Tom attempted to predict the results.

predict
kehanette bulunmak
it is predicted that
öngörülmektedir
predict
öngörüde bulunmak
predict
-e dair kehanette bulunmak
predict
önceden söylemek
predict
haber vermek
predict
önceden bildirmek
predict
önceden sezme
predict
bir şeyin vukuunu önceden haber vermek
predict
predictionkehanet
predict
önceden haber verme
predict
{f} önceden söylemek: That economist predicted the present recession. O ekonomist şimdiki durgunluğun olacağını önceden söylemişti
الإنجليزية - الإنجليزية
Simple past tense and past participle of predict
That which has been foretold

The predicted storm hit, doing as much damage as expected.

{s} prophesied, forecast, foretold, announced in advance
known beforehand
past of predict
predicted the future
prophesied, foretold the future
predict
to state, or make something known in advance, especially using inference or special knowledge
predict
to foretell, foresee or prophesy
predict
to foretell
predict
Suggest what may happen based on available information
predict
{v} to foretel, prophesy, foreshow
predict
make a prediction about; tell in advance; "Call the outcome of an election"
predict
If you predict an event, you say that it will happen. The latest opinion polls are predicting a very close contest He predicted that my hair would grow back `in no time' It's hard to predict how a jury will react `The war will continue another two or three years,' he predicted. to say that something will happen, before it happens prediction (past participle of praedicere )
predict
To tell beforehand
predict
indicate by signs; "These signs bode bad news"
predict
is used by the MeasurementModel to create a new MeasurementSet using a SourceModel and another MeasurementSet as a paraform of where to sample the data
predict
To tell or declare beforehand; to foretell; to prophesy; to presage; as, to predict misfortune; to predict the return of a comet
predict
{f} prophesy, foretell, announce in advance
predict
Predict changes in developmental phenomena
predict
make a prediction about; tell in advance; "Call the outcome of an election
predict
to foretell or prophesy
predict
A prediction
التركية - الإنجليزية

تعريف predicted في التركية الإنجليزية القاموس.

predict
read
predicted

    التركية النطق

    pridîktıd

    النطق

    /prēˈdəktəd/ /priːˈdɪktəd/

    فيديوهات

    ... to all intelligent life.  The universe must eventually approach the heat death predicted ...
    ... universe is a soap bubble, like what Einstein predicted, but there are other soap bubbles ...
المفضلات