Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
- They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
Herhangi bir önlem almadım.
- I didn't take any precautions.
Her türlü tedbir alındı.
- Every precaution has been taken.
Her tedbiri alacağız.
- We'll take every precaution.
Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
- I would have to take precautionary steps to keep him out.
İhtiyati önlemler gereksizdi.
- Precautionary measures were unnecessary.
Hangi önlemler alınmalı?
- What precautions should be taken?
Önlemler almak zorundayız.
- We have to take precautions.
İhtiyati önlemler gereksizdi.
- Precautionary measures were unnecessary.
Onu içeriye sokmamak için, ihtiyati tedbirler almak zorunda kaldım.
- I would have to take precautionary steps to keep him out.
The ancient philosophers treasured up their supposed discoveries with miserable precaution. -- John Henry Newman.