Bir vaizin oğlu olmaktan nefret ediyorum.
- I hate being a preacher's son.
O, genç vaizin vaazını dinledi.
- She listened to the young preacher's sermon.
Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
- To preach is easier than to practice.
Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
- To preach is easier than to practice.
O bize iyi sağlığın önemi hakkında vaaz verdi.
- He preached to us about the importance of good health.