Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
- We all knelt down to pray.
Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
- She went down on her knees to pray.
Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder.
- Tom prays to God once in a blue moon.
Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
- Tom and the other farmers prayed for rain.
Leyla yalvarmaya başladı.
- Layla started praying.
Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü.
- She went down on her knees to pray.
Tom yardım için Tanrı'ya dua etti.
- Tom prayed to God for help.
Leyla af dilemek için dua etti.
- Layla prayed for forgiveness.
Bazı dillerde konuşma, dua etme gibidir.
- Speaking in some languages sounds like praying.
Sami dua etmeye devam etti.
- Sami continued praying.
Leyla yalvarmaya başladı.
- Layla started praying.
Well, Major, pray tell us your adventures, for you have frightened us dreadfully.
Other, smaller craters in the North Sea and Ukraine have been prayed in aid of this theory.
But how, pray tell, do you notice something that happens when you're asleep?.
Pray tell us, how will they fare while you are away?.
... to pray ...
... SOMETIMES I JUST PRAY-PRAY ...