Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.
Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.
He usually wants to practise his English on me.
- O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
I practiced every day.
- Her gün pratik yaptım.
Tom must've practiced that a lot.
- Tom onu çok pratik yapmış olmalı.
Tom told Mary to practice her tuba somewhere else.
- Tom Mary'ye tubasını başka bir yerde pratik yapmasını söyledi.
Andy must have practiced very hard.
- Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.