Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.
He usually wants to practise his English on me.
- O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor
I want to practise my English.
- İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.
I think you've practiced enough.
- Sanırım yeterince pratik yaptın.
I practiced every day.
- Her gün pratik yaptım.
Do you practice any sport?
- Herhangi bir sporu pratik yapıyor musun?
Tom practices playing the bassoon every day.
- Tom her gün fagot çalarak pratik yapar.